İlhan Özkeçeci, Tarab’ıyla çalıp söyledi
Özkeçeci: “Sanatın oluşumu inanca bağlıdır.”
Prof. Dr. İlhan Özkeçeci, millî sanatları anlattıktan sonra yeni ürettiği “Tarab” sazını dinleyicilere tanıttı, sonra da bazı eserleri seslendirdi.
Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlhan Özkeçeci, “Dünden Bugüne Millî Sanatlarımız”ı anlattı. Özkeçeci, Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin “Bâbıâli Sohbetleri”nde “millî sanatlarımız” anlattı. Ayşe Emine Sultan Çelik’in idare ettiği toplanın sonunda Özkeçeci, yeni ürettiği “Tarab” sazını dinleyicilere tanıttı, sonra da bazı eserleri seslendirdi.
Programın açılışını yapan Mehmet Nuri Yardım, sanatların usta-çırak münasebetleri ile hayatiyet kazandığını belirterek, “Dün Necmettin Okyay, Süheyl Ünver, Hamit Aytaç, Mustafa Düzgünman ve Ali Alparslan’ın himmetiyle canlandırılan klâsik sanatlarımız bugün de Hasan Çelebi, Fuat Başar, Hikmet Barutçugil ve İlhan Özkeçeci gibi üstat hocaların eliyle devam ettiriliyor. Onlara çok şey borçluyuz. İlhan Hoca da hem bir eğitici olarak hem de bir sanatkâr olarak sanatımıza bir çok güzelliği katmıştır. Onun birikiminde gençler istifade etmelidir.” dedi.
Daha sonra konuşan İlhan Özkeçeci sanatın hayatın içerisinde yaşayan bir gerçeklik olduğunu belirterek, üç ana dalı bulunduğunu söyledi. Bunları bilim, ahlâk ve estetik olarak tanımladı. “Sanat büyülü bir kelime. Milli kültürde önemli bir yere sahip. Sanatın aslı bir bütündür, gerisi yorumlara kalmıştır.” diyen Özkeçeci konuşmasına şöyle başladı:
“İnsan vücudu nasıl üç boyuttan oluşuyorsa insan ruhu da üç boyuttan meydana geliyor. Kaynağımız Orta Asya. Oradan Anadolu’ya gelen ecadımız sanatı oluşturmuştur. Mevlânâ, Kâtip Çelebi, Evliya Çelebi, Yûnus Emre, Itrî, Dede Efendi ve Tanburî Cemil zirveye çıkan sanatkârlarımız. Klâsik sanatlarımızdan minyatür Doğu resmidir. Sanatın oluşumu, tamamen inancı bağlıdır. Her sanat kendi kültürünü, medeniyetini yansıtır. Günümüzde sarsıcı ve sürükleyici sanat akımları yok. Her bir sanat kendi inanç ve değer sisteminden doğar. Mısır, Yunan, Roma vs. İslâm sanatı da böyledir. Süleyman Çelebi’nin samimiyeti, aşkı, ihlası, Mevlid’e yansımıştır. Usta-çırak ilişkisinde tevazu, edep önemlidir. Bizim kültürümüz Batı gibi değildir. Batıda halef selefini yıkarak ilerler. Bizde bu yoktur. Batının bu anlayışı aile yapısında da, felsefede de görülür. Bizde her gelen sanatçı kendinden bir öncekini özümseyerek ilerler, öyle olmalı.”
İlhan Özkeçeci konuşmasının ilerleyen bölümünde şöyle devam etti:
“Bizim inancımıza göre güleryüz sadakadır. Güzeli görmek güzelleşmeye vesiledir. Geçmişteki tecrübelerden istifade edip üzerine bir şeyler koymak gerek bize. Estetiği hayata sokan anlayış lâzım. Sanat dalının adı tasarımdır. Geleneksel Türk sanatlarını üniversitelerde yeniden gözden geçirip gençlerin eline bırakmalıyız. Maksat olan eseri okumak bir tablonun karşısına geçip ondan zevk almaktır. Biz üstat okuyucu, seyirci olmak zorundayız. Öncelikle sanatımızın envanterini çıkarmalıyız. Ne olduğumuzu kim olduğumuzu bilmeliyiz. Hazreti Ali, ‘Hat üstadının taliminde gizlidir. Ne kadar çok çalışırsa o kadar gelişir. İslâm’ın gelişmesi ile bu sanat gelişecektir.” demiştir.
Gelenekli sanatlarımızın yeniden ibda edilmesi gerektiğini belirten İlhan Özkeçeci, “Sanatlar kalıcıdır. Meselâ hat eseri, hattatında sonra da yaşar.” diyerek konuşmasını tamamladı.
YENİ BİR SAZ: TARAB
İlhan Özkeçeci konuşmasını tamamladıktan sonra dinleyicilere bir sürpriz yaptı ve tabur ile rebab’ın karışımından meydana getirip imal ettiği “Tarab” isimli sazını tanıttı sonra da sevilen üç eseri çaldı. Özkeçeci, dinleyenlerin alkışları ve isteği üzerine son olarak Tarab eşliğinde sesiyle de dinleyenlerine hitap etti. Büyük ilgi gören program, soru cevap faslının bitmesinden sonra çekilen hâtıra fotoğrafları ile tamamlandı.
SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR
Prof. Dr. İlhan Özkeçeci, 1980’de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Dekoratif Sanatlar Bölümü’nden mezun oldu. 1991’de Mimar Sinan Üniversitesi’nde Geleneksel Türk El Sanatları Tezhip-Süsleme Anasanat dalında sanatta yeterlik unvanı aldı. 1996’da Tezhip Anasanat dalında doçent, 2003’te profesör oldu. Hattat Kemal Batanay’dan Rik’a hattı, klâsik Türk müziği ve tanbur dersleri, Rikkat Kunt, Muhsin Demironat ve Tahsin Aykutalp’ten tezhip dersleri aldı. Prof. Dr. Ali Alparslan’dan Divanî meşketti. 1997’de Hattat Hasan Çelebi’den “sülüs-nesih” dallarında Hat İcazetnamesi aldı. Türk müziği ile ilgili çalışmalarda bulundu. Yurt içinde ve yurtdışında pek çok merkezde hat-tezhip ve resim dallarında pek çok sergi açtı, sempozyumlara katıldı, konserler verdi, bilimsel araştırma projeleri yönetti. Türk Tezhib Sanatı ve Tezyini Motifler (Kayseri,1993), Zamanı Aşanlar -IX. Yüzyıla Kadar Türk Sanatı (İstanbul 2004), Doğu Işığı-VII-XIII. Yüzyıllarda İslâm Sanatı (İstanbul 2006), Türk Sanatında Tezhip (İstanbul 2007), Türk Sanatında Kompozisyon / Composition in Turkish Art (İstanbul 2008) ile Kore ve Türk Sanatı (İstanbul 2011), yayımlanan kitaplarından bazılarıdır. Çeşitli üniversitelerde çalışan Özkeçeci, halen Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı olarak görev yapmakta ve sanatın tarihi, kaynakları, tekniği ve felsefesi hakkındaki ilmî çalışmalarına devam etmektedir.
Yorum yazabilmek için lütfen Oturum Açın