“Hat Sanatı Pırlanta Çağına ulaşmalı”

Hattat Savaş Çevik, Bâbıâli Sohbetleri”nde yaptığı konuşmada, “Hat sanatı günümüzde altın çağında deniliyor, doğrudur, umarım pırlanta çağına da ulaşır.” dedi.

 Ahmet Sarı (Sanatalemi.net)

          Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği ( ESKADER )’nin Tmaş Kitapkahve’de gelenekselleştirdiği Babıâli Sohbetleri’nde bu haftanın konuğu hattat ve kaligrafi ustası Savaş Çevik idi. Savaş Çevik, hat sanatının geçmişteki durumundan ve bugünkü problemlerinden bahsetti. Çevik, “Modernleşme faydalıdır ancak sanatımızın temellerine sahip çıkarsak.” dedi.

          Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’nin her hafta perşembe günü saat 18.00’de başlayan Babıâli Sohbetleri’nde bu hafta konuk klasik sanatlarımızdan Hat’tın ünlü ustalarından Savaş Çevik idi. Çevik, hat sanatının geçmişini ve bugünkü gelişimini dinleyicileriyle paylaştı. Sohbetin yöneticisi ise müzehhibe Ayşe Emine Sultan Çelik’ti. Dinleyicilerin de sık sık dahil olduğu sohbet bütün katılımcılar için çok verimli geçti.

 HAT SANATI ALTIN ÇAĞINDA

          Programın açılış konuşmasını yapan ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım, “Son yıllarda Hat Sanatı altın çağına ulaştı, umarım daha iyi yerlere yükselir.” diyerek son zamanlarda hat sanatının revaçta olduğunu ve sürekli geliştiğini dile getirdi.

           Ardından sözü alan Ayşe Emine Sultan Çelik, önce Savaş Çevik’in biyografisini dinleyicilere aktardı. Geniş bir biyografinin ardından Savaş Çevik konuşmaya başladı. Çevik, “Eskiden bu sohbetler evlerde yapılırdı. Vakıflarda bu sohbetleri yürütürlerdi. Modern çağın etkisiyle bu sohbetler evlerden çıktı ancak halen devam ediyor olması bile mutluluk vericidir.” diyerek duygularını dinleyicilerle paylaştı. Sözlerine Hat Sanatı’nın durumunu izah ederek devam eden Savaş Çevik, “Herkesin aklında şu soru vardır: ‘Türkiye’de Hat Sanatı bugün nasıl, gelecekte nasıl olur?’ Öncelikle şunu söylemeliyim: Mehmet Nuri Yardım’ın Türkiye’de hat sanatı altın çağını yaşıyor görüşüne katılıyorum, ancak umarım ki pırlanta çağına da ulaşır.” dedi ve ekledi:

“Ben hat sanatına 1973-74 dolaylarında başladım, o zamanlar hat çalışanların sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Şimdi bir çok yerde kurslar var, öğrenciler artıyor öğretmenler artıyor. Hat ile uğraşanlar çığ gibi büyüyor, bu çok güzel bir gelişme.” dedi. Savaş Çevik, hat sanatının yanında tezhip, minyatür, ebru gibi klasik sanatlarımızın da hızla geliştiğini dile getirirken “Tezhip sanatı günümüzde hat sanatını hatta diğer klasik sanatlarımızı da geçmiştir.” dedi.

 DEĞİŞİM FAYDALI ANCAK DİKKATLİ OLMALIYIZ

          Sohbetin devamında hat sanatının günümüzdeki değişimlerini dinleyicileriyle paylaşan Çevik, bazı problemlere de dikkat çekti. “Hat sanatı hızlı bir şekilde gelişiyor ve değişiyor bu güzel bir şey ancak temellerimizi iyi atmalıyız.” diyen Savaş Çevik, ayrıca değişimin zorunlu olduğunu, modernleşmeye ihtiyacımız olduğunu dile getirdi. Savaş Çevik konuşmasına şöyle devam etti:

“Geleneksel sanat yapmamız, geleneksel metodları kullanmamız anlamına gelmemeli. Yeni metodları, teknolojik gelişmeleri kullanmalıyız. Eskiden mürekkep, el yapımı kâğıt bulmak zordu, ancak talep arttığı için artık bunlar seri olarak üretiliyor. Bunlar geleneksel sanatımızın gelişmesine hız katar. Modernleşmeden uzak duramayız.”

Modernleşme meselesi üzerinde sıkça duran ve önemini tekrar eden Çevik, “Hatta yeni formlar oluşturulabilir, özgün olduğu sürece bunlar çok güzel gelişmeler ancak yeni formlar üretilirken temelimizi iyi atmalıyız ve geçmiş formlarımızı unutmamalıyız, onları kaybedersek hat tarihimizi kaybederiz.” diyerek modernleşmenin yanında geçmiş çizgilerimizi de korumamız gerektiğini vurguladı. Eski formların kaybolmasından üzüntü duyduğunu dile getiren Çevik ayrıca eski formların dikkatsiz yenileşmeyle birlikte dejenere olduğunu ve aslını kaybettiğini de dile getirdi. Bu gibi gelişmeleri ve sorunları dinleyicilerle tek tek paylaşan Savaş Çevik, yeni kuşaklardan çok ümitli olduğunu da sıkça vurguladı.

 SANATIN GENEL SORUNU DESTEKSİZ KALMASI

          Sanatın ve sanatçının en genel sorunlarından birinin yapılan icraatlara destek olunmamasından kaynaklandığını, bu gibi sorunların maddî kaygıyı da beraberinde getirdiğini dinleyicileriyle samimi bir şekilde paylaşan Savaş Çevik, konuşmasının ilerleyen bölümünde şunları söyledi:

“Osmanlı’da bir hattatlar zümresi vardı, bunlar geçimini hattan temin etmiyorlardı. Her birinin başka bir mesleği vardı ve hattı sadece hobi olarak görüyorlardı. Bu yüzden kaliteli eserler ortaya çıkıyordu. Hatta bazı sanatkârlar hat sanatından para kazanmayı âdâba aykırı buluyorlardı. Günümüzdeki büyük bir sorun da hattatların profesyonelliği hedefleyip geçim derdine düşmeleridir.”

Çevik, Osmanlı döneminin özelliklerini günümüzle kıyaslayarak, dinleyicilerine akademik donanımını da aktardı. Daha eskilere giderek sanatçıların durumlarını da ele alan Çevik, “Eskiden sanatçılar derebeyleri, lortlar, krallar, soylular, paşalar, padişahlar tarafından desteklenirdi. Sanatçıların geçim kaygısı olmadığı için sanatına bütün benliğiyle yoğunlaşabilirdi. Bu da ölümsüz eserleri ortaya çıkarmıştır. Bizim saraylarımızda da yüzlerce yıl sanatçılar zümresi bulunmuştur ve padişahlar sanatçıları korumuştur fakat Tanzimat’tan sonra sanatçılar yalnız kalmıştır.” diyerek günümüz sanatına ve sanatçılarına da dikkat çeken Çevik, mevcut problemlerin çözümlerini de dile getirdi. Sanat yorumcularımızın azlığına da dikkat çeken Çevik, “Münekkit eksiğimiz var, iyi yorumcular olmadan kaliteli eserler olmaz. Formlarımız değişiyor ancak dejenere olarak değişen formlarımızda var, bu sorunun temelini yorumcu eksiğimiz oluşturuyor.” dedi.

               Sanatta olmazsa olmazları sırasıyla anlatan ve uzun yıllar edindiği birikmişliğini Timaş Kitapkahve’deki dinleyicilerine aktaran Savaş Çevik, “Modernleşmeye açık bir insanım ancak her yeni çıkan iyi değildir mutlaka temeli sağlam olmalı, eğer yeni formlar temelden koparsa çok çabuk unutulur.” diyerek genç hattatları da uyardı. Diğer dünya milletlerinin hat sanatı ile olan ilgisine de dikkat çeken Çevik, “İran, Irak, Suriye ve Kuzey Afrika’da çok büyük hattalar yetişiyor eğer çalışmayı bırakırsan öncülüğümüzü kaptırabiliriz. Türk hattatlar tarih boyunca hep başta olmuştur ve hâlen de baştadırlar ancak çok çalışmalı çok emek vermeliyiz çünkü hat sanatı dünyada eğitimi en uzun süren sanat dalıdır.” diyerek hat sanatının bilinmeyen yönlerini ve diğer toplumlarla olan ilişkilerimizi de masaya yatırdı.

 ÇEVİK’TEN TAVSİYELER

         Savaş Çevik son olarak tavsiyesini dinleyicileriyle paylaştı. “Hattatlarımız sabırlı olmalı, ben on yıl eskiz yaptım ardından Emin Barın Hocamın emriyle sergi açtım. Şimdiki arkadaşlar bir yıl geçince derhâl sergi açmayı düşünüyorlar. Yanlış, sabırlı olmak lâzım, hat sanatı sabır sanatıdır.” dedi. “Dünya küçülüyor bütün sanatlarda diğer milletlerin izleri muhakkak vardır. Sürekli olarak da küçülmeye devam ediyor bu yüzden bütün sanatçılarımızın bütün dünya kültürlerini ve her toplumun sanatlarını takip etmesi gerekiyor.” diyerek, salonda kendisini dinleyen meslektaşlarına ve genç sanatçılara tavsiyelerini iletti. Her Babıâli Sohbeti’nde olduğu gibi dinleyicilerin soruları, konuşmacı Savaş Çevik tarafından cevaplandırıldı. Ahmet Yüter Hoca’nın okuduğu Kur’an-ı Kerim ve manzum duadan sonra toplantı hâtıra fotoğraflarının çekilmesiyle son buldu.

 HAT SANATINA ADANMIŞ BİR ÖMÜR

1953 yılında Akseki (Antalya)’da doğdu. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Grafik Bölümü’nden yüksek lisans diplomasını aldığı yıl (1976), hocası Prof. Emin Barın’ın asistanı olarak aynı bölümde öğretim görevine başladı. Lâtin Yazısı konulu doktora çalışmasını 1983’de tamamladı. 1987’de Yard. Doçent olarak “Yazı Tasarımı” dalında ihtisaslaştı.

Hat Sanatı’yla ilgili çalışmalarına 1973 yılında; son yüzyılın ünlü hattatları olan Kemal Batanay’dan rik’a ve tâlîk, Hâmit Aytaç’tan sülüs ve nesih yazılarını meşk ederek başlamıştır. Her iki hattatın vefatlarına kadar, onlardan hat öğrenimini sürdürdü. Sonraları, hattat Prof. Ali Alparslan’dan dîvânî ve celî dîvânî yazılarını meşk etti. Bu arada hocası Prof. Emin Barın ve hat uzmanı Prof. Uğur Derman’la sıkça görüşerek Hat Sanatı hakkında bilgi ve görgüsünü arttırdı. 1986’da İslâm Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)’nin düzenlediği Uluslararası Hâmit Aytaç Hat Yarışması’nda birincilik ve iki mansiyon aldı. Ayrıca, hat ve grafik konularında yurtiçi ve yurtdışında otuz kadar değişik ödülü, Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki çeşitli koleksiyonlarda, levha, hilye, tuğra, câmi yazısı, ferman vb. formlarda çeşitli eserleri bulunmaktadır. Sanat çalışmalarının yanı sıra üniversite öğretim üyeliği görevini de sürdüren Çevik’in, Latin Yazısı ve kaligrafi alanlarında da eserleri vardır. Bu konudaki ticarî çalışmalarıyla birlikte, yerli ve yabancı birçok devlet başkanına ve idarecilere verilen berat, hediye, diploma, belge gibi kaligrafik çalışmaları da önemli yer tutmaktadır. Klasik hat çalışmalarıyla birlikte kendine özgü modern uygulamalar da geliştiren Savaş Çevik’in, ayrıca, teorik bilgilendirmeler, yayınlar, hat kursları, jüri üyelikleri, yazı ve imza bilirkişiliği gibi konularda görev almıştır. 2002 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nden kendi isteğiyle emekli olan Savaş Çevik, Haliç Üniversitesi bünyesinde kuruluş çalışmalarını gerçekleştirdiği Grafik Bölümü’nde 2004 yılından beri öğretim görevini ve İstanbul’daki atölyesinde hat ve kaligrafi çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği kurslarda (İSMEK) 2010 yılı itibariyle “Temel Sanat Eğitimi” kurslarını da yönetmektedir. Çevik, Nisan 2008’e kadar çeşitli ülkelerde 22 kişisel hat sergisi gerçekleştirmiş, ayrıca 70 karma sergiye katılmıştır.

Yorum yazabilmek için lütfen Oturum Açın

Yorum Yaz