Kısa bir süre önce ebediyete göç eden gazeteci yazar ve mütefekkir Ergun Göze dostları, yakınları ve okuyucuları tarafından yâd edildi. Türk Edebiyatı Vakfı’nın “Çarşamba Sohbetleri” toplantıları arasında hatırlanan Ergun Göze, yaşasaydı aynı gün kendisi “Sarıkamış”ı anlatacaktı. Toplantı, Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı’nın Çemberlitaş’taki merkezinde gerçekleşti.
Toplantının konuşmacıları Ergun Göze’nin yakın dostları Dr. Metin Eriş ve Rasim Cinisli idi. Açış konuşmasını yapan Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı Sinan Uluant, vefatından 15 dakika sonra Ergun Göze’yi gördüğünü ve mütebessim bir çehreye sahip olduğunu söyledi. Bu vefatın kendilerini çok üzdüğünü belirten Uluant, Ergun Göze’nin hizmetleriyle ve eserleriyle yaşayacağını sözlerine ekledi.
İlk konuşmacı Dr. Metin Eriş, Ergun Bey’le zaman zaman bir araya geldiklerini ve ülkenin temel meselelerini müzakere ettiklerini belirterek konuşmasına başladı. Metin Eriş, konuşmasında özetle şöyle dedi:
“Fethi Beyle çok özel münasebetleri vardı. Bizim neslin buluştuğu gazete Tercüman’dı. Aydın Bolak, Fethi Gemuhluoğlu ve Ergun Göze üç saçayağıydı. Fethi Beyle Ergun Bey arasındaki gönül yakınlığı ise muhteşemdi. Dostluk bağları çok sağlamdı. Fethi Bey bazı fikirleri söylerdi, Ergun Bey bunları kaleme alırdı. Aynı duygulara sahiptiler. Bir his beraberliği, yakınlığı, hatta aynîliği vardı. Memlekete hizmet konusunda bir araya geldiğimizde Rasim Cinisli parti kurulmasını isterdi. Ergun Bey ise neşriyat yolu ile bu hizmetlerin yapılmasından yanaydı. Ben arada kalırdım.”
Daha sonra söz alan Rasim Cinisli de çok üzgün olduğunu ve hislerini ifade edecek kelime bulmakta zorluk çektiğini ifade etti. Ergun Göze’nin biyografisini ve eserlerini anlatan Cinisli, “O isimlerini okuduğum bütün bu eserlerin sahibidir. Görüldüğü gibi çok iyi bir âlimdi. O, zalimin karşısında mazlumun yanındaydı. Yazılarında bazen Barbaros gibi celadetli, bazen de Yûnus gibi mütevekkildi.”
ÇOBAN ÇEŞMESİ
“Göze” kelimesinin “çoban çeşmesi” demek olduğunu açıklayan Rasim Cinisli, “Ergun Göze hakikaten bir pınardı, güzel bir çeşmeden duru akan bir su gibi yazıları akar, giderdi.” dedi.
Zaman zaman gözleri dolan Rasim Cinisli konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Bizim yaşımızdakiler yanına geldiklerinde ona ‘Ağabey biz sizin yazılarınızla büyüdük.’ derdi. Daha genç olanlar da ‘Babam sabahleyin önce yazılarınızı bize okutur, sonra okula gönderirdi’ diye konuşurlardı. Derdi ki, ‘Başka milletlerin Çanakkale gibi bir destanı olsa onu hep yazar, filmlerini yaparlardı. Biz tarihimize sahip çıkamıyor, çocuklarımıza anlatamıyoruz.”
Cinisli, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Allah milletimize de, devletimize de zeval vermesin. Fethi Beyin vefatından sonra Ergun Beyi de kaybettik. Büsbütün yalnız kaldık. Allah ikisine de rahmet eylesin.”
Hüzünlü bir havada geçen toplantıya iştirak edenler arasında Hicran Göze, Zeynep Uluant, Mehmet Göze, Prof. Dr. Süleyman Yalçın, Gürbüz Azak, Dursun Gürlek, Gazi Altun, İdris Alhanlıoğlu, Özcan Ergiydiren, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Şerif Aydemir ve Cemal Aydın da vardı. Salonu dolduran dinleyiciler daha sonra Ergun Göze’nin sergilenen eserlerini incelediler.
Mehmet Nuri Yardım