Yazı ve Editörlük Kursu Başlıyor

Birlik Vakfı’nda düzenlenen “Yazı ve Editörlük Kursu”nda yeni dönem 17 Şubat 2013 Pazar günü günü başlıyor.... 

Sait Başer, “Medeniyet Kimliği”ni anlatacak

Ahmet Sarı (Sanatalemi.net) İnanç tarihimize dâir eserleriyle tanınan yazar Dr. Sait Başer, “Problemlerin çözümü... 

Belgelerini aldılar

Birlik Vakfı’nda Mehmet Nuri Yardım yönetiminde devam eden “Yazı ve Editörlük Kursu”nu tamamlayan 23 öğrenciye... 

Bâbiâli’de Sezai Karakoç Fırtınası Esti

“Karakoç’un Aramızda Yaşaması Bizim İçin Ödüldür”   Sezai Karakoç’a saygı gecesinde Timaş Kitapkahve’de,... 

Yardım, kitap kültürünü anlatacak

Edebiyatçı yazar Mehmet Nuri Yardım, Siirt Eğitim ve Kültür Vakfı (SEV)’nda “Kitap Kültürü ve Okuma Alışkanlığı”... 

Bâbiâli’de Sezai Karakoç Fırtınası Esti

Kategori : Gündem - Etiketler : - Tarih : 10 Şubat 2013

“Karakoç’un Aramızda Yaşaması Bizim İçin Ödüldür”
 
Sezai Karakoç’a saygı gecesinde Timaş Kitapkahve’de, hem Bâbıâli Sohbetleri hem de Bâbıâli adına tarihî bir gün yaşandı. Mekândan taşan seçkin kalabalık, gece boyunca Karakoç’un fikirlerini ve şiirlerini teneffüs etti.
 
 
Elif Sönmezışık (Sanatalemi.net)
 
Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER), Bâbıâli Sohbetleri kapsamında bu hafta “Diriliş Nesli’nin Mimarı Sezai Karakoç” adına bir program düzenledi. Prensip olarak toplantı davetlerine icabet etmeyen, hatta röportaj bile vermeyen Karakoç’un kendisinin bu sebeple bulunmadığı toplantı, Diriliş hareketi ile ilgili fikir inşasını dinlemek üzere gelenlerle dolup taştı. İki saati aşan ve dinleyicilerin büyük bir kısmının ayakta dinlediği programda, yaşayan büyük şair ve mütefekkir Üstad Sezai Karakoç’un dünden bugüne hem şiire hem de fikir dünyasına olan benzersiz katkıları, Diriliş hareketi üzerinden değerlendirildi.
ESKADER Başkanı Mehmet Nuri Yardım’ın yöneticiliğini yaptığı
toplantının konuşmacıları Dil ve Edebiyat Derneği Başkan Yardımcısı Üzeyir İlbak, Darülaceze Müessesesi Müdürü Nevzat Bayhan ve yazar Zafer Acar, üstadın fikir dünyasına, şiirine ve diğer şairlerle olan bağlarına ilişkin birer konuşma yaptılar. Şair Yavuz Bülent Bâkiler ile senarist, tiyatro sanatkârı ve yazar Üstün İnanç da Karakoç ile ilgili hâtırlarını dinleyenlerle paylaştı. Yayıncı Mümin Çevik de Karakoç hakkındaki duygularını dile getirdi.
 
 
BÜYÜKLÜĞÜ MÜTEVAZI HAYATINDA SAKLI
Açılış konuşmasını yapan Mehmet Nuri Yardım, toplantıdan bir gün önce Sezai Karakoç’u ziyaret ederek bizzat davette bulunduğunu, Karakoç’un değişmeyen toplantılara ve davetlere icabet etmeme prensibinin bir sonucu olarak olumlu cevap alamadığını, ancak teşekkür ettiğini, şiir ve kültür dünyası hakkında sohbet ettiklerini ve toplantıya katılacak herkese selâm gönderdiğini kaydetti. Sezai Karakoç denilince akla Diriliş yayın organının geldiğini söyleyen Yardım, “Diriliş zaman zaman aylık, haftalık, hatta günlük olarak yayımlanmış bir gazete/dergi idi. Sonrasında bir yayın organı olmaktan öteye giderek fikir hareketine dönüşmüş ve Diriliş Partisi ile bu hareket siyasî platforma taşınmıştır. Parti kapatılınca Yüce Diriliş Partisi olarak varlığını sürdürdü.” dedi. Konuşmasında Karakoç’a ait biyografik bilgilere yer veren Mehmet Nuri Yardım, hakkında birkaç biyografi yazıldığını belirtti ve şunları söyledi:
“ Sezai Karakoç’un odasındaki bol kitap ve basit bir çalışma masasından ibaret mizansen ilk ziyaretimden bu yana hiç değişmedi. Onun büyüklüğü buradadır, kimseye eyvallahı yoktur. Necip Fazıl onun üstadı olduğu halde karşılaştırmaya gidiliyor. Necip Fazıl’ın devletten yardım aldığı halde Karakoç’un almadığına dair karşılaştırmalar bunlar. Hâlbuki onlar birbirini takip eden ekollerdir. Hatta Necip Fazıl vefat ettiğinde Karakoç’un kaleme aldığı yazı benzersiz güzelliktedir: ‘Göklerin çektiği kartal’. Aralarında ihtilaf olamaz. Bir vefa insanıdır Karakoç. Yahya Kemal için de ‘Süleymaniye’yi inşa eden zattır’ der. Daima geniş bir ufku olmuştur.”
 
 
“ONUN BİRİNCİ DERDİ MÜSLÜMANLIK”
İlk konuşmacı olarak sözü alan Üzeyir İlbak, Sezai Karakoç’un son 25 yıldır şiir yazmadığına dikkat çekerek üstadın neden söz orucunda olduğunu anlamak adına son şiirlerini gözden geçirdiğini ve “Ağustos Böceği” adlı şiirinde bu sessizliğin ilk belirtilerine rastladığını kaydetti. “Kara Yılan” şiirinde geçen Ben yaşamıyor gibi yaşıyorum mısraının âdeta onun yaşama bakışının bir ifadesi olduğunu söyleyen İlbak, kendine has bir gelenek inşa eden üstadın bu söyleminin son derece düşündürücü olduğunu dile getirdi. Şiirleri üzerinden Karakoç’un yaşama bakışını değerlendiren Üzeyir İlibak şöyle devam etti:
“İddiasızlığının arkasında volkanik bir iddia oluşturan güç var onda. Ruhi
seyahatlerine bakarsak onun dünya üzerinde büyük bir coğrafyanın insanı olduğunu görürüz. Ağıtlardan, destanlardan akıp gelen seda, Müslümanların acısını kendi acısı yapan ve bunu İslâm coğrafyasına aksettiren bir sese dönüşür Karakoç’ta. Âkif’in Asım sembolü gibi Karakoç’un Taha’sı da Diriliş Nesli’ni temsil eder. Afgan İşgali döneminde kaleme aldığı şiirlerinde İslâm coğrafyasının neden birlik olamadığını ve bir arada hareket edemediğini sorgular. Müslümanların çektiği acılar karşısında sessiz ve bölünmüş tutumu eleştirir.
Eski dönemlerden Mevlâna, Yunus Emre, Bakî ve Fuzûlî; yeni dönemlerden ise Mehmet Âkif ve Yahya Kemal’den izler vardır şiirlerinde. Ancak bu isimleri birbirinden ayırmaz. Aynı medeniyetin inşa hareketinin bir parçası olarak görür. Ümmet algısı, medeniyet ve kültür algısını farklı bir boyuta ulaştırır. Dünyadaki hiçbir Müslümanı unutmaz. Onun birinci derdi Müslümanlıktır ve Müslümanlığı  inşa eden dilleri benimser. Diriliş inşasını kendi kozasında yapar. O koza ise yıllar önce nasılsa şimdi de öyle. Onun suskunluğunu siyasî bir tutum olarak görenler var. Öyle olsaydı, devlet makamlarından gelen ödüllerin (Maddi hediyelerini değil) beratlarını kabul etmezdi.”
 
 
“YÜZÜNÜ GÜNEŞE DÖNMÜŞ BİR ADAM…”
Sonrasında söz alan Nevzat Bayhan konuşmasına, “Davası olanın iddiası da olur. Karakoç iddiası olan bir dava adamıdır.” diyerek başladı. Sezai Karakoç’un kendi mekânından dışarı çıkmadığını ve sayısız teklif almasına rağmen aynı çizgiyi devam ettirdiğini ifade eden Bayhan, onun için “Yüzünü güneşe dönmüş bir adam, sürekli güneşi takip eden bir adam” tanımlamasını yaptı. Gelenek dediğimiz değer yargılarını hiç unutmadığını ve bu geleneği en güzel şekilde yansıttığını ifade eden Nevzat Bayhan şunları söyledi:
“O tavizsiz bir Müslümandır. Sezai Karakoç’a ‘Mona Roza’ üzerinden yaklaşılsa bile o tavizsiz bir Müslümandır. Mütevazıdır. Çok sayıda kitap yayımlamıştır ama sıradan insanlar arasında kendine yer arar. Bir gayesi vardı; o bir Diriliş eriydi ve Diriliş öncülerinin yetişmesini arzu ediyordu. Şehit gömleklerini peşin sıyırmış, Allah önünde her var’ı yok gören bir nesil istiyordu. Onun için ‘Mehmet Âkif biten bir dönemin son savaşçısıydı, bizler ise ilk savaşçısıyız’ diyordu. Edebiyat bu hareketin küçük bir yönü. Karakoç nadir görülen bir kuyruklu yıldız gibidir. Öyle mütevazıdır ki kendi şiirlerinin bulunduğu ortamda okunmasına tahammül edemez. Çünkü onun davası Diriliş Nesli’ydi. İşte bu yüzden ona ‘Şiirin Uçbeyi’ deniyor. Diriliş kelimesi bile akla ilk Sezai Karakoç’u getiriyor. O, yıkılış döneminin insanıdır. Devlet-i Âliye’nin ve peşinden toplumun yıkılışını görmüştür. Devrimler esnasında yaşanan dönüşüm sancılarına tanık olmuştur. Dergi, gazete, mektup ve risale gibi şekillerde yayınlanan Diriliş, partileşerek sürecini tamamlamıştır. Bu parti hakikati, adaleti ve fazileti anlatmak içindir ve kendi sözleridir. Türkiye’nin en büyük ödülünü almıştır; bizim için en büyük ödül onun aramızda yaşamasıdır.”
 
 
“BİLGE VE SAVAŞÇI BİR ŞAİR”
Son konuşmacı olarak söz alan Zafer Acar, Sezai Karakoç’un hayatını İslâm sanatına ve fikrine adamış bir isim olduğunu kaydetti. Karakoç’un geleneğe bakışını Yahya Kemal üzerinden değerlendiren Zafer Acar, 40’lı ve 50’li yıllarda hem sol kesim hem de Müslüman camia tarafından “taşlanan adam” olan Yahya Kemal’in gelecek nesillere taşınmasının Karakoç sayesinde olduğunu dile getirdi. Büyük şairleri geleceğe yine büyük şairlerin taşıyabildiğini kaydeden Acar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yahya Kemal’i ‘Müslüman’ olarak değerlendirdiği ve Necip Fazıl ile bitiştirdiği için eleştirilmiştir. Karakoç olmasaydı ve şiirlerinde Yahya Kemal’e selâm göndermeseydi Yahya Kemal bugün sosyalistlerin şairi olarak anılacaktı. Divan şiirine bakışı olumlu hale getiren de yine Karakoç’tur. Namık Kemal’den sonra divan şiirine yönelik kötü yorumların yaygınlaşmasına engel olmuştur. Yahya Kemal’den bir şeyler aldığı gibi ona da bir şeyler katmıştır. Medeniyet algısını da büyük oranda Yahya Kemal’den almıştır.  Toplumumuzda kanaat önderleri, diğer İslâm coğrafyalarının tersine âlimler değil şairlerdir. Şairlerin düşünce ve inanç dünyamızdaki etkisi inkâr edilemez.
Sezai Karakoç ile görüşmenin imkânı olmadığına dair sözler, ona zarar vermek isteyenlerin dedikodusudur. Hece şiirine zarar verdiğini söyleyenler de vardır. Bazı şiir tekniklerinin ömrü vardır, kapanıp gidebilir. Bazı teknikler ise evrenseldir. Karakoç, hece şiirinden gelen bir şairdir ve büyük oranda hece şiirinden faydalanmıştır. Divan şiirinden ise özyapı olarak faydalanır. Şiirleri daha çok ‘hece’ tadındadır.  Bilge ve savaşçı bir şairdir. En kritik anlarda doğru kararlar vermiştir, İslam için nefsini dizginlemeyi başarmıştır. Bu yüzden savaşçıdır…”
Dinleyiciler arasında bulunan Üstün İnanç, Sezai Karakoç’u 1962-63 yıllarından itibaren tanıdığını ve gerçek bir Marmaratör olduğunu vurgulayarak “Sezai Karakoç, gönüldaşımızdır.” dedi. Ankara Edebiyat Grubu’nun önderi olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkat çeken İnanç, bu gruptan Erdem Beyazıt ve Nuri Pakdil gibi isimlerin yetiştiğini belirtti. Karakoç’un ‘Uydurukça’ya karşı olduğunu ve başlangıçta mensup kelimeleri kullansa bile sonradan tamamen terk edip Uydurukça’ya meyledenleri “Yazmayın!” diyerek uyardığını kaydetti ve bir hâtırasını nakletti. Yine dinleyiciler arasında bulunan Yavuz Bülent Bâkiler, Karakoç’un da kendisi gibi büyük bir mektep olarak nitelediği Necip Fazıl’ın ‘Büyük Doğu Mektebi’nin bir öğrencisi olduğunu belirtti ve bir hâtırasını dinleyicilerle paylaştı.
Toplantı sonunda Sezai Karakoç’un “Sürgün” adlı şiirini İbrahim Özgün, “Mona Roza” şiirini ise Faruk Gökbulut seslendirdi. Ve Ahmet Yüter Kur’ân tilaveti’nin ardından Sezai Karakoç için kaleme aldığı manzum duasını okudu. Dil ve Edebiyat dergisinin bu ayki sayısı ile okurlarına armağan ettiği Sezai Karakoç’a ithaf edilmiş Şiir Yıllığı dinleyicilere dağıtıldı ve program hâtıra fotoğrafları ile son buldu. Çok kalabalık bir dinleyici kitlesinin tâkip ettiği programın sonunda bazı gençler yazarlarla uzun süre sohbet etti. Programa Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de büyük bir çiçek gönderdi.
Yorum Yaz

Yorum yapmak için üye girişi yapmanız lazım.

Site İçi Arama

Anket

Sizce Eski Sultanahmet Adliyesi Kültür Sarayı Olmalı mı?

Sonuçlar

 Yükleniyor ...

Karikatür

[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız173.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız150.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız133.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız131.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız113.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız77.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/2012-11-16-22.21.35.jpg" alt=""]2021-11-16 22.21.35
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız97.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız72.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız70.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız64.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız52.png" alt=""]Adsız
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/59601_305399486235572_865784944_n1.jpg" alt=""]59601_305399486235572_865784944_n
[img src="http://www.eskader.net/wp-content/uploads/2012/11/Adsız1.png" alt=""]Adsız
<
>