Elif Sönmezışık ( sanatalemi.net )
Okay Tiryakioğlu, Osmanlı Devleti’nin son büyük lideri olan II. Abdülhamîd Han’ı, hem şahsiyeti hem de devletin içinde bulunduğu ahvâl bakımından değerlendirdi.
Türkiye Diyanet Vakfı ve Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER)’in işbirliği ile Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı Etkinleri kapsamında gerçekleştirilen ‘Beyazıt Ramazan Sohbetleri’, romancı Okay Tiryakioğlu’nu konuk etti. Tiryakioğlu, gizli ritüelleri olan örgütlerin oyunlarıyla savaşan padişah II. Abdülhamîd Han’ın yalnızlık, şüphecilik ve otorite ile ördüğü duvarların nedenlerini ve Osmanlı’nın o dönemdeki siyasî ve diplomatik tavrına etkilerini objektif bir bakış açısıyla aktardı. Abdülhamîd Han’ın dirayetli yönetiminin bugünkü Türkiye’nin siyasî görünümünü de biçimlendirecek kadar köklü olduğunu ifade etti.
“Osmanlı’nın kuruluşundan itibaren olayların arkasındaki sebeplerin çok aşikâr olduğunu görürüz” diyen Tiryakioğlu, Sultan Abdülhamîd’in tahta bulunduğu 1977-78 yıllarının, çok çetin harpler yaşanan zamanlar olduğunu vurguladı. “17. asrın yarısından itibaren bir gerçek var ortada: Gizli ritüelleri bulunan örgütler memleket dahilinde büyük faaliyetlere başlıyorlar. Bu durum tüm Avrupa’da özellikle de Protestan-Katolik ayrımıyla birlikte, Filistin’in tekrar yahudi buyunduruğuna girmesi ve bir yahudi devletinin kurulmasına yönelik çalışmaların başlaması anlamına geliyor” diyerek genel bir durum değerlendirmesi yaparken 17. ve 18. asırda iktisadî ve siyasî gerilemesi farkedilen Osmanlı’nın en görkemli devrinin II. Abdülhamîd zamanı olduğunu kaydetti.
Museviler’in Filistin’de bir devlet kurmak için defalarca II. Abdülhamîd’den görüşme talep ettiklerini belirterek aynı dönemlerde Osmanlı’nın borçlarını düzenli olarak ödeyen ve saygınlığını yeniden kazanan bir devlet görünümünde olduğuna dikkat çekti. Bu görüşme taleplerine Abdülhamîd’in sert tepki gösterdiğini, bu tepkinin bedelinin ise Balkanlar’da ayrılıkçı grupların kışkırtılması ile ödendiğini, masonik derneklerin ise iç karışıklığı destekler bir politika sergilediklerini ifade etti.
Abdülhamîd Han dönemini anlamanın, bugünkü siyaseti, Avrupa’yı ve kiliselerin durumunu da anlamaya yardımcı olduğunu vurgulayan Okay Tiryakioğlu, “Osmanlı çok muazzam devirler yaşadı. Saygınlığı ise son derece köklüydü. Padişahlar Avrupa’da büyük saygı görüyorlardı ve siyasî iradeleriyle kendilerini kabul ettirdiler” dedi. Sultan Abdülhamîd Han’ın büyük bir lider olduğunu, buna rağmen ekibinin olmadığını ve çok yalnız olduğunu dile getirerek bu bir başınalığın çok istisnaî bir durum olduğunu, 33 yıl omuzlarında bir imparatorluğu taşıdığı halde insanlarla bir araya gelmeyi sevmeyen biri oluşundan dolayı buna katlandığını belirtti.
“Sorunlarını entellektüellerle paylaşmıyordu. Etrafında güvenecek birilerini bulmakta zorlanıyordu. Bu yüzden fikirlerini kendine saklamayı tercih etti. Aydınlarla o günkü sorunlarını paylaşabilseydi, hakkında daha insaflı yazılar yazılabilirdi” diyerek edebiyatın devirleri anlatabilecek önemli verileri ihtiva ettiğini söyleyen Tiryakioğlu, tarihî ve ansiklopedik bilgilerle edebî yapıtları beraber değerlendirmenin gereğine dikkat çekti. Avrupa’daki hareketliliğin ve değişimin, para odaklı bir çıkar anlayışına, yani kapitalizme yönelmesiyle Osmanlı’nın bu türden ekonomik politikayı benimsememesinden ötürü büyük sarsıntılar yaşayarak çöküşünün hızlandığını kaydetti.
Beyazıt Ramazan Sohbetleri’nin son konukları; yazar Abdurrahman Şen, İstanbul Müftüsü Mustafa Çağrıcı, yazar Bestami Yazgan, yazar Ali Hakkoymaz ve yazar Mehmet Niyazi her akşam saat 18.00’de Beyazıt Camii bitişiğindeki sohbet çadırında olacak.
Elif Sönmezışık
Vakıf Fuarcılık ve 30. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı
Basın Danışmanı
[email protected]
[email protected]